Kıbrıs'ta Türk Varlığı
Osmanlıların imparatorluk siyaseti içinde Doğu Akdeniz'in önemi büyüktür. Karadeniz gibi Akdeniz'i bütünüyle kontrol altına alma hedef ve düşüncesi özellikle Mısır, Suriye ve Filistin kıyılarının ele geçirilmesinin ardından yeni stratejilerin devreye girmesini icap ettirmiş görünmektedir. Doğu Akdeniz'in neredeyse bütün kıyı hattına hakim olan Osmanlılar için Kıbrıs adasının jeopolitik ehemmiyeti giderek artmaya başlamıştır. Bilhassa Mısır'ın (1517) ve Rodos adasının (1522) fethinden sonra stratejik açıdan önemli bir hedef olma hali daha da açık hale gelen ve Venediklilerin idaresi altında olan Kıbrıs, sonunda Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II. Selim döneminde 1571'de yılında fethedilmiş, 1878 yılına kadar da Osmanlı idaresinde kalmıştır. Osmanlılar fetihten sonra adanın stratejik ve sosyal özelliklerine dikkat ederek onu kara bağlantılarıyla birlikte düşünüp beylerbeyilik yahut bir eyalet haline getirdiği gibi Anadolu'dan gerçekleştirilen nüfus nakilleriyle yeni bir sosyal nizamı da bugüne ulaşacak derecelerde tesis etmiştir. Bu yeni idare tarzı, Venediklilerin baskısı altındaki yerli Rum halkı için de tam bir rahatlamaya yol açmıştır. Bu dönemde Ada, her bakımdan büyük gelişme göstererek Osmanlı hakimiyeti altında o devrin şartları muvacehesinde en huzurlu dönemini yaşamıştır denilebilir.
Osmanlıların imparatorluk siyaseti içinde Doğu Akdeniz'in önemi büyüktür. Karadeniz gibi Akdeniz'i bütünüyle kontrol altına alma hedef ve düşüncesi özellikle Mısır, Suriye ve Filistin kıyılarının ele geçirilmesinin ardından yeni stratejilerin devreye girmesini icap ettirmiş görünmektedir. Doğu Akdeniz'in neredeyse bütün kıyı hattına hakim olan Osmanlılar için Kıbrıs adasının jeopolitik ehemmiyeti giderek artmaya başlamıştır. Bilhassa Mısır'ın (1517) ve Rodos adasının (1522) fethinden sonra stratejik açıdan önemli bir hedef olma hali daha da açık hale gelen ve Venediklilerin idaresi altında olan Kıbrıs, sonunda Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II. Selim döneminde 1571'de yılında fethedilmiş, 1878 yılına kadar da Osmanlı idaresinde kalmıştır. Osmanlılar fetihten sonra adanın stratejik ve sosyal özelliklerine dikkat ederek onu kara bağlantılarıyla birlikte düşünüp beylerbeyilik yahut bir eyalet haline getirdiği gibi Anadolu'dan gerçekleştirilen nüfus nakilleriyle yeni bir sosyal nizamı da bugüne ulaşacak derecelerde tesis etmiştir. Bu yeni idare tarzı, Venediklilerin baskısı altındaki yerli Rum halkı için de tam bir rahatlamaya yol açmıştır. Bu dönemde Ada, her bakımdan büyük gelişme göstererek Osmanlı hakimiyeti altında o devrin şartları muvacehesinde en huzurlu dönemini yaşamıştır denilebilir.